k_saray_1Kervansaray Kanuni Sultan Süleyman Han tarafından yaptırılmıştır. Belen merkez cami karşısında yer almaktadır. Geçmişte içerisinde bir çok insan ve hayvanı  barındıran bu tarihi yapı, bir ara çay bahçesi olarak tanzim edilmiştir. Günümüze kısmen yıkılmış durumda ve yapılan onarımlarla da değişikliğe uğrayarak  yapının restore çalışmaları 2005 yılında tamamlanmıştır 
Kervansarayın ilk planına göre, günümüzde kaymakamlık binasının bulunduğu batı yönde  devam ederek  daha geniş bir alanı kaplamakta ve güney cephe eksenindeki girişin her iki yanında da simetrik olarak planlanmış ikişer mekan daha yer almaktadır. Buna ilaveten bugün örtüsü yıkılmış mekanlarında plana işlendiği dikkat çekmektedir.

Planda 70 x 31 metre (2240 m2), bugün ise 35.40 x 30 metre (1062 m2) boyutlarında avlusuz kapalı tipteki hana, güney cephede eksenden batıya kayık yönde açılan taçkapı ve onun gerisindeki giriş mekanıyla ulaşılır. Kapalı bölümde boyuna 4, enine 3 sahınlı denilebilecek paye atılımı ve kemer bağlantısı göze çarpar. Sivri kemerle caddeye açılan ve üzeri tonoz örtülü taçkapıyla 4.20 x 3.70 metre boyutlarında, köşe üçgenleriyle geçilen kubbeli bir mekana girilir. Bu kubbeli mekanın batı duvarında bir kısmı ayakta kalan 1.40 metre derinliğinde bir niş karşımıza çıkar. Doğu tarafta ise kemerli bir kapıyla pandantif geçişli kubbeyle örtülü bir mekana geçilir. 25 m2 boyutundaki bu mekan, güney duvarın üst seviyesinde yer alan mazgal tipinde iki pencereyle dışa açılmakta, kuzey duvarında ise bir niş (ocak nişi) bulunmaktadır. Eski yol ve giriş bölümüyle yakın bağlantılı odanın, han personeline ait olabileceği kuvvetle muhtemeldir.

Özgününde hanın içine kapı ile açıldığı anlaşılan bitişikte ki ikinci kubbeli oda, yakın bir tarihte değişiklik geçirerek farklı bir işlev için kullanılmıştır. Yapılan değişiklikle odanın kuzeyinde bulunan kapı örülmüş, onun yerine güney duvarda sağır kemer içine oldukça büyük bir pencere ve kapı açılmıştır. Tahminen bu mekan, hanın kapalı bölümüyle olan bağlantısından dolayı seçkin konukların kaldığı oda olarak düzenlendiği varsayılmaktadır. Handa esas hacmi oluşturan ana bölüme gelince; kubbeli giriş mekanındaki sivri bir kemerle dikdörtgen biçimindeki salona ulaşılır. Günümüzde yer taşıyıcı, bağlayıcı ve örtülü sistemi çöken, yada yok olan kapalı bölüm, duvar ve payelerdeki kemer başlangıcı ve konsol izlerinden, yıkılan birimlerinde, diğer birimler gibi çeşitlilik gösteren payelerin taşıdığı kemerle birbirine bağlanıp çapraz tonozlarla örtülü olduğu anlaşılmaktadır. Yapıdaki taşıyıcı sistem olarak beden duvarları ve payelerin dışında, duvar payeleri de karşımıza çıkar. Yalnız, kuzeybatı köşede, statistikten dolayı tonozu desteklemek için zeminden örtü sistemine kadar 1 metre genişliğinde herde duvarı örülmüştür.

 Taşıyıcı ve bağlayıcı özelliği olan kemerler, geniş tipte düzenlenmiş olup üzerlerindeki çapraz tonozları taşımaktadır. Kemerlerin yüksekliği zeminden anahtar taşına kadar 5.50 metredir. Tonoz sistemi içinde, tek örnek olarak bir tepe açıklığı göze çarpar. Aydınlatma düzeni ise cephelerle çok oynadığı için anlaşılamayacak duruma dönüşmüştür. Yapının cephelerinde tarihi yola baka güney cephe ana cephe özelliği taşır. Bütünü düşündüğümüzde çok yalın biçimde tasarlanan yapı, giriş ve yanında inşa edilen kubbeli odalarıyla cephe mimarisinde yükseklik boyutunda vurgulanmıştır.  Daireden  çok  ovala yaklaşan  biçimleriyle kubbeler, kasnaksız olarak inşa edilmiştir. Handaki tek girişi sağlayan taçkapı, sade düzenlenmesinin yanı sıra, yük hayvanlarının da girişini kolaylaştırma düşüncesiyle yüksek ve geniş tutulmuştur. Kapının üzerinde yapım tarihini veren bir kitabeyle karşılaşılır. Cephede batıdan doğuya doğru ilerlediğimizde, girişe bitişik odanın iki küçük penceresi, ikinci odanın sonradan açılan kapı ve penceresi ile yıkılan bir bölüm dikkat çeker. Cephe günümüze yakın bir tarihte kireçle sıvandığı için malzemesi ve harç dokusu yer yer anlaşılamamaktadır. Sokağa bakan kuzey ve doğu cephelerle çok oynandığından cephe mimarisi açısından kesin bir şey söylemek zordur.

Hanın üzeri Evliya Çelebi’nin ifadesi ile gravürdeki görünüme göre kurşunla kaplı iken, sonradan kurşunlar sökülmüş ve düz toprak haline dönüşmüştür. Örtü sisteminde kubbeli odaların üzerine gelen kısımlarda baca izine rastlanması, bir zamanlar bu odalarda ocak nişinin bulunduğunu göstermektedir.

Han Kitabesinin Türkçe’si şöyledir:

“BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM. Bu büyük hanı en büyük sultan en azametli hakan Allah’ın yeryüzündeki gölgesi insanların sultanı, Arap  ve Acem sultanlarının efendisi Mekke ve Medine’nin yardımcısı Sultan Selim şah oğlu Sultan Süleyman Han –Allah hükümdarlığını ve saltanatını daim kılsın- salat ve selamının en faziletlisinin üzerinde olduğu Nebinin (Peygamber) hicret yılı itibarıyla 957 senesinin Şaban-ı muazzam ayında yapılması… (emretti) Şaban 957/Ağustos –Eylül 1553”